
Kumar birçok insan için bir eğlence olarak görülse de, kontrolsüz hale geldiğinde hayatları mahveden bir bağımlılığa dönüşebilir. Tıpkı alkol ve uyuşturucu bağımlılığı gibi, kumar da insanları maddi ve manevi olarak tüketen, aile ilişkilerini bozan ve psikolojik çöküşe sürükleyen ciddi bir sorundur. Kumar bağımlılığı genellikle masum bir denemeyle başlar. İlk başta küçük miktarlarla oynayan birey, kazandıkça daha fazlasını istemeye, kaybettikçe ise kaybını telafi etmeye çalışır. Zamanla bu döngü bağımlılığa dönüşür ve kişi kontrolü kaybeder. Kumar oynamak için borç almak, aile bütçesini riske atmak, hatta yasa dışı yollara başvurmak kaçınılmaz hale gelir. Bu bağımlılık sadece maddi kayıplara yol açmaz, aynı zamanda kişinin ruh sağlığını da olumsuz etkiler. Kumar bağımlıları genellikle depresyon, kaygı bozukluğu ve özgüven problemleri yaşar. Aile ve sosyal hayatları zarar görür, iş hayatında verimsizlik başlar ve zamanla yalnızlaşırlar. İşte tam burada, insanın bu zafiyetini fırsata çeviren, hayatları karartma hatta yok etme pahasına tezgahlar kurup kurbanlarını içinden çıkılamaz çukurlara iten şebekeler, mafyatik yapılanmalar devreye girer. Fiziksel bir kumarhaneye gitmeden akıllı telefonlar üzerinden bu kurban kitlesine ulaşmak onlar için çok daha kolay ve illegal örgütler için daha risksiz. Üstelik kumar bağımlısı biri için her an ulaşılabilir ve denetimi zor olan bir mecradır burası.
Kumarın olduğu yerde yasadışı yapılanmaların olmaması imkansız. Özellikle yasadışı bahis siteleri, suç örgütleri için mükemmel bir kara para aklama mekanizması haline geldi. Mafya grupları, bu platformları kullanarak kirli parayı sisteme sokuyor, farklı hesaplara dağıtıyor ve temizlenmiş bir şekilde geri alıyor. Ayrıca kumar borcuna düşen insanlar, mafyanın kontrolüne girebiliyor. Ödeyemediği borçlar yüzünden tefecilere mahkum olanlar, yasa dışı işlere sürüklenebiliyor. Borcunu kapatmak için suça bulaşanlar, bir noktadan sonra geri dönüşü olmayan bir yolun içinde buluyor kendini.
Devletler sanal bahisle mücadele için sıkı önlemler alsa da, internetin sınırları aşılamadığı sürece bu mücadele yetersiz kalıyor. Bu yüzden bireylerin bilinçlendirilmesi, bağımlılık tedavi
programlarının yaygınlaştırılması ve gençlerin erken yaşta finansal okuryazarlık konusunda eğitilmesi gerekiyor. Kumar bağımlılığı sadece bireysel bir sorun değil; aileleri yıkan, suç örgütlerine para kazandıran ve toplumu derinden sarsan bir problem. Bu yüzden çözüm de sadece bireysel değil, toplumsal ve hukuki mekanizmalarla da desteklenmeli.
Kumarın kazananı yoktur; en büyük kayıplar ise fark edilmeden yaşanır.