Son Uç Kırk yıllık Kani. Olur mu Yani? –  Ankara Haber

İlk olarak bu atasözünün açıklamasını yapalım.

İnsanlar, bir ömür boyu peşinden koştukları ülkülerden ve kendilerini adadıkları inançlarından asla taviz vermez ve artık değişmezler (Kani Müslüman özel adı, Yani Hristiyan özel adıdır) Kısaca kırk yıl önce bir adam neyse O adam kırk yıl sonrada aynıdır. İyi ise iyidir; kötüyse kötüdür.

Bu atasözünü burada yazmamın temel sebebi bölücü terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ın açıklamalarıdır.

Evet, dünya değişiyor.

Evet, dünyada büyük kırılmalar var.

Evet, Sosyalizm çöktü.

Evet, Kapitalizm kabuk değiştiriyor.

Evet… diye onlarca başlık yazabiliriz.

Evet, bu başlıklar ışığında eli kanlı terör örgütünün ve yancılarının hadsiz açıklamaları karşısında Türk siyasetinin yek vücut olamamasıdır.

Her şeyden önce Bebek katili Apo’nun barış havarisi gibi gösterilmesi kabul edilemez.

İsmini zikretmekten bile hicap duyduğum, aynı mesleği yaptığım için utandığım bir zat; Apo’nun nerede nasıl yaşayacağını yazmış. Ergenekon kumpas davaları sırasında “Türk ordusuna kumpas kurduğunu” ikrar eden bu şahıs utanmadan Apo’nun tahliyesi ile ilgili tarih vermiş. Bazı Ergenekon mağdurlarının tanımı ile bu “operasyon çocuğu” Apo denen eli kanlı katilin Türk askerinin koruması altında Ankara’da bir villada yaşayacağını iddia etmiş.

Bu “operasyon çocuğu” bu lafları sosyal medyadan savururken isimlerini zikretmeyeceğim bazı siyasi parti liderleri Anayasamızın vatandaşlık tanımının değiştirilebileceğini zikretmekten çekinmiyorlar. Köşemden defalarca yazdığım Anayasamızın değiştirilemez ilk dört maddesi ile birlikte 66. Maddesi bu siyasiler tarafından hedef alınmaktadır.

Anayasamızın ilk dört maddesinin ve 66. Maddesinin değiştirilmesi bu aklı evvel siyasilere ne kazandıracak?  

Apo’ya mı şirin görünecekler.

ABD’ye mi minnet borçları var?

AB mi bu değişikliği talep ediyor?

Vatandaşlık tanımı değiştiğinde kendilerini nasıl tanımlayacaklar?

Tüm bu soruları cevaplamak tabi ki siyasilere düşmektedir.

Bu arada MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin 10 Mart tarihinde X hesabından yaptığı açıklamanın şu kısmı çok manidar ve can yakıcıdır.

“… CHP veya diğer partilerle temaslarında 27 Şubat İmralı çağrısını mı konuşacaklar, yoksa etnik ve mezhebi hassasiyetleri tahrip edici adım ve arayış halinde olan partilerin fason ve fosilleşmiş ezberlerini dinleyip ortak mı olacaklar?PKK’nın kurucu önderi tarafından hazırlanan “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın gereğini mi ifa edecekler ya da Suriye bahanesiyle Türkiye’nin iç kargaşa ve karışıklığa düşmesini projelendiren çürümüş siyasi zihniyetlere aracılık mı yapacaklar? DEM Parti’nin bu çerçevede kararını billurlaştırması acil ve amik bir ihtiyaçtır. Türkiye, kalıcı ve kategorik ölçüde terörü millet ve devlet hayatından çıkarmanın arifesindeyken etnik ve mezhebi tahrikleri siyasi araç ve argüman olarak kullanan fırsatçı, fırıldak ve fikirsiz siyasetçileri ne Allah affedecek ne de aziz Türk milleti hoş görecektir. Milliyetçi Hareket Partisi, bir beladan kurtuluşun mücadelesi verilirken, diğer ve daha dehşet uyandıran nevzuhur sorunların yeşertilmesinden kaygılıdır ve herkesi, bilhassa siyasi partileri ahlaklı, duyarlı, milli ve sorumlu olmaya davet etmektedir…”

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin eli kanlı PKK terör örgütü lideri bebek katili Apo’yu “PKK’nın kurucu önderi” olarak tanımlamasını bir Türk milliyetçisi olarak kabul etmiyorum. Onun için yazımın başında “Kırk yıllık Kani. Olur mu Yani” ata sözünü kullandım. Kırk yıllık terör baronundan vatanseverlik mi bekliyorsunuz? Bu konuyu burada kapattıktan sonra tarihçi bir hocanın anlattığı şu hikâye çok hoşuma gittiği için siz değerli okuyucularımla paylaşmak istedim.

 

Emir Timur’dan bir hikâye

Hikâye bu ya. Emir Timur Hindistan’a bir sefere çıkar. Sefere çıkmadan önce en çok sevdiği kızı hastadır. Sefer yolunda tüm yönetim kademesini uyarır. “Sakın ha! Bana kızınız öldü Sultanım demeyin. Kim ki böyle bir haber verirse kellesini alırım” der. Sefer sırasında günler geçer, aylar geçer. Hastalığın pençesindeki kızı hakkın rahmetine kavuşur. Kız hakkın rahmetine kavuşur, kavuşmasına da bu acı haberi Emir Timur’a kimse veremez. Ancak takdiri ilahi işte. Timur’un hocalarından olduğu iddia edilen Ahmet Hoca görevi üstlenir. Hindistan seferi sırasında Emir Timur’un huzuruna çıkar.

Emir Timur sorar. “Ahmet Hoca nasılsın, memlekette durum nasıl?”

Ahmet Hoca cevaplar. “Her şey yolunda Sultanım.”

Emir Timur. “Kızım, Nazlım, Gözbebeğim nasıldır Hoca?”

Ahmet Hoca. “Gayet iyi Sultanım.”

Emir Timur. “Anlat o zaman Hoca.”

Ahmet Hoca, anlatmaya başlar. “Nazlı kızınız ayaklarını uzattı çekmiyor. Kollarını saldı toplamıyor.”

Emir Timur. “Eee Hoca”

Ahmet Hoca. “Ağzını açtı kapatmıyor. Gözünü kapattı açmıyor.”

Emir Timur. “Ee Hoca ne anlatıyorsun.”

Ahmet hoca. “Kızınız yattı kalkmıyor.”

Emir Timur. “Sinirlenir ve büyük bir hiddetle; kızın öldü desene Hoca”

Ahmet Hoca. “Ben demedim Sultanım. Siz dediniz” der.

Emir Timur Ahmet Hoca’nın bu nezaketli ve zeki tavrından dolayı Ahmet Hoca’yı affeder. Ancak kızının ölümü Emir Timur’u derinden sarsar. 

 

  • Related Posts

    Oyuncu Şinasi Yurtsever hayatını kaybetti –  Ankara Haber

    Oyuncu Şinasi Yurtsever’den sevenlerini üzen haber geldi. Bir süredir mide kanseri ile mücadele eden usta sanatçı, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Birçok meslektaşı, sanatçı için taziye mesajı yayınladı. Kültür ve…

    Galatasaray derbisi 2 Nisan’da oynanacak –  Ankara Haber

    Ziraat Türkiye Kupası’nda çeyrek final maçlarının programı belli oldu. Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) resmi internet sitesinden yapılan duyuruya göre, çeyrek finalin önemli eşleşmesi olan Fenerbahçe – Galatasaray derbisi 2 Nisan…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir