
“Bankacılığın Dönüşümü: Veri, Sürekli Öğrenme ve Organizasyonel Yenilik 2008’li yıllarda Basel düzenlemeleriyle birlikte risk analitik modellerinin önemi fark edilmeye başlandı. Ancak asıl büyük değişim, 2010’lardan sonra sistemlerin, sunucuların ve internetin hayatımıza derinlemesine nüfuz etmesiyle gerçekleşti. 2020’ye gelindiğinde ise veri açısından inanılmaz bir gelişim yaşandı ve işler çok farklı bir noktaya ulaştı. Bu dönemde, birçok kurum büyük veriyi nasıl yöneteceğini bilemezken, fintech ve teknoloji odaklı yeni aktörler sahneye çıktı. Bankalar ise iş yapış biçimlerini ve organizasyon yapılarını yeniden tanımlamak zorunda kaldı. Üstüne pandemi dönemi geldiğinde, klasik bankacılık pratikleri yerini dijitalleşmeye bıraktı. Ticari bankacılık bile cep telefonlarından yapılabilir hale gelirken, bankacılığın her alanında köklü bir dönüşüm yaşandı. Eskiden, bankalarda her ekip kendi genel müdür yardımcısının altında çalışır ve diğer ekiplerle yeterince iş birliği yapamazdı. Ancak günümüzde bu yaklaşımın değişmesi gerektiği çok açık. Artık veriyi merkeze alan bir anlayışla, bankaların ve fintech’lerin organizasyonlarını yeniden yapılandırması gerekiyor. Verinin tek bir departmanın sorumluluğu olmaktan çıkıp tüm paydaşların ortak sorumluluğu haline gelmesi şart. Sürekli Öğrenme ve Teknolojik Yatırımların Önemi Veriyi merkeze aldığınızda, günümüzdeki “Sürekli Öğrenme” (Continuous Learning) kavramını da benimsemeniz gerekiyor. Modellerinizi haftalık, günlük veya en azından aylık olarak güncellemek artık bir zorunluluk. Bunun için güçlü bir sunucu altyapısı, optimize edilmiş veri yönetişimi ve kaliteli veri akışının sürekli kontrol edilmesi gerekiyor. Bu noktada ne analitik ekipler, ne iş birimleri, ne de IT ekipleri tek başına çözüm sağlayabilir. Daha fazla iş birliği ve entegre bir yapı şart. Her ekipten katkı sağlayan ve her ekibe destek veren bir sistem kurmadığınız sürece, özellikle analitik süreçlerde başarılı olmanız mümkün değil. İnsanların farklılıklarını ve yetkinliklerini bir araya getirerek, onları aynı hedef doğrultusunda birleştirmek kritik önemde. Bu anlayış değiştiğinde, organizasyonlar büyük bir sıçrama yapabilir. DenizBank Örneği: Yapay Zeka ile Dönüşüm ve Verimlilik DenizBank olarak bu yeni yapıya uyum sağlama konusunda önemli adımlar attığımızı düşünüyoruz. Yapay zeka tabanlı modellerle karlılığı artıran etkili projelere imza attık. Bu başarının arkasında, teknik altyapımızı entegre bir şekilde yönetmek, özellikle Sürekli Öğrenme süreçlerine yatırım yapmak ve veriyi döngüsel bir şekilde optimize ederek kullanmak yatıyor. Bu yaklaşımı daha da ileri taşımak için veriyi, teknolojiyi ve iş süreçlerini bir bütün olarak ele alıyoruz. Hedefimiz, optimum noktada yüksek karlılık elde etmek ve bu anlayışı tüm organizasyona yaymak. Çünkü bu yalnızca bir departmanın değil, herkesin sorumluluğu. Teknolojiyi geliştirmek elbette önemli, ancak asıl kritik nokta bu bakış açısını kurum içinde içselleştirmektir. Kurum kültürünün dönüşümünü sağladığınızda, sürdürülebilir başarıyı da beraberinde getirebilirsiniz.”