
“Merkez Bankası’na bağlı 80’in üzerinde lisanslı kurum var ve bu alanda ciddi bir rekabet var. Yeni ödeme kuruluşları kuruluyor. Bankalar iştirak olarak ya bir ödeme kuruşu kuruyorlar ya da satın alma yapıyorlar. Üç farklı ana ürün grubumuz var. İlk ürün grubu ‘kurumsal’ dediğimiz POS ve tahsilat tarafındaki ürün grubumuz. İkinci ürün grubumuzda mobil bankacılık uygulamasına benzer bir mobil uygulamamız var. Dijital bir cüzdan sunuyoruz bireysel kullanıcılara ve bunu bir kartla birlikte farklı avantajlarla sahaya indiriyoruz. Üçüncü ürün grubumuz da sektörde farklılaşmamızı sağlayan tahsilat, kart ve cüzdan gibi uygulamaları sunduğumuz yapımız. Burada da bir fintek olmak istemeyen kurumlara doğrudan altyapısını sağladığımız bir ürün grubumuz var. Fintek diyoruz, ama son zamanlarda bu kavram tekfin olarak da değişiyor. Yaklaşık 8 yıldır bu sektördeyim ve bu alan teknolojinin ön planda olduğu bir sektöre doğru evrildi. AVM’lerle çalışıyoruz ve AVM’lerin en büyük derdi, AVM’ye giren kişinin nerede harcama yaptığını bilebilmek. Dolayısıyla bir müşteri bacağında önce veriyi, bu verileri nasıl yapay zeka ile birlikte kendisinin kullanıcılara sunabileceğini konuşuyoruz. İkinci konu hızlı büyüyen şirketleriz ve bizim satış, operasyon, risk ve uyum gibi departmanlarda çok hızlı olmamız gerekiyor. Yine veriyi kullanarak bazı e-postalara otomatik olarak nasıl döneriz, nasıl işleyişimizi hızlandırırız gibi bir çalışma yaptığımız dönemdeyiz. Artık finteklerde daha yatırım ve tasarruf konuşulmaya başladı. Bireysel kullanıcıları nasıl tasarruf ettiririz? Uygulama içerisinde altın mı aldırırız? Bizlerde bekleyen bakiyelerin faizinden nasıl yararlanmalarını sağlayabiliriz? Daha az nasıl harcatabiliriz? Yani açık bankacılıkla birlikte açık finansa doğru giden bir yol var ve uygulama içi satın almalar konuşuluyor. Bu kısma da kafa yormaya başladık.”